Ebeveynlerin çocuklarının akıllı telefonlarında neler yaptıkları konusunda endişelenmeleri elbette haklı sebeplere dayanıyor, ancak uygulamaların çocuklarınızın kişisel bilgilerini nasıl kullandığı konusunda daha da büyük bir endişemiz var gibi görünüyor.
ABD Federal Ticaret Komisyonu bu ay çocuk uygulamalarıyla ilgili bir çalışma yayınladı ve bulgular oldukça endişe verici.
Tabletler ve akıllı telefonlar için çok popüler olan yüzlerce uygulamanın kişisel bilgileri, izin istemeden veya ebeveynlere veri toplama uygulamaları hakkında bilgi vermeden üçüncü taraflarla paylaştığı görülüyor.

Günümüzde, akıllı telefonlar sayesinde biz ve çocuklarımız her yerde internete bağlanabiliyor, Facebook gibi sosyal ağ hizmetleri istediğimizden daha fazla kişisel bilgiyi paylaşmayı çok kolaylaştırıyor ve Instagram gibi uygulamalar, uygulamalarıyla çektiğiniz tüm fotoğrafların kendilerine ait olduğunu (ve bunları istedikleri gibi kullanabileceklerini) ilan ediyor. Bu durum, çocuklarımızın kimliğini koruma görevini giderek zorlaştırıyor. Ve kişisel bilgilerini korumak, onları gerçek dünyada zarardan korumaya benziyor. Onları çevrimiçi ve çevrimdışı olarak zarardan korumak, tüm ebeveynler için önemli bir görevdir.
Ancak, çocuklarımıza çevrimiçi ortamda kendileriyle ilgili bilgileri paylaşırken dikkatli olmaları gerektiğini (gizlilik ayarlarını kullanmak, tanımadıkları veya şahsen görüşmedikleri kişilere kişisel bilgilerini vermemek vb.) aşılasak bile, şirketler çocuklarımızın bilgilerini bilgimiz veya iznimiz olmadan paylaştığında bunu başarmak zorlaşıyor.
Bu uygulamalar sosyal ağ hizmetlerine bağlantılar, gizli reklamlar içerebilir ve çocuğunuza ek uygulama içeriği satın alma fırsatı sunabilir. Ayrıca genellikle telefon numarasını, cihazın benzersiz kimlik numarasını, kişinin kesin konumunu ve diğer kişisel bilgileri üçüncü taraflarla paylaşırlar.
Kimdir bu üçüncü taraflar? Reklamcılar, uygulama geliştiriciler, pazarlamacılar, çocuğunuzdan para kazanmak isteyen türde insanlar ve toplanan tüm bu bilgiler, onlara hedefleme pazarı ve çocuğunuza reklam hedeflemek için tam olarak bilmeleri gerekenleri anlatır. Telefon numaraları, konumlar ve cihaz kimlikleri paylaşıldığı için bu bilgiler, kişilerin web siteleri ve uygulamalar aracılığıyla çocuğunuzla iletişim kurması ve çocuğunuzu takip etmesi için açıkça mevcuttur. Hepsi sizin bilginiz veya izniniz olmadan.
Bu tür şeyler yetişkinlere yapıldığında bile yeterince kötü, ama çocuklara yapıldığında korkutucu ve tamamen kabul edilemez. Özellikle kimsenin rızası olmadığı durumlarda, bu bir gizlilik ihlalidir.

Araştırmada ayrıca hem Android hem de Apple uygulama mağazalarındaki beş uygulamadan yalnızca birinin veri toplama yöntemleri hakkında bilgi yayınladığı belirtildi.
Elbette, hiç abone olmadığımız sitelerden ve şirketlerden aldığımız gizemli e-postalardan da bildiğimiz gibi, birçok işletme ve sosyal ağ platformu, bilgilerimizi kimlerle paylaştıkları konusunda pek de şeffaf davranmıyor. Ben de okumadığım, abone olmadığım ve hiç ilgimi çekmeyen bültenlerden sürekli aboneliğimi iptal ediyorum. Bu sinir bozucu, ancak aynı şeyin reklamlara çok daha duyarlı olan çocuklarımızın başına da gelebileceğini düşünmek çok daha kötü.
FeelSecure gibi uygulamaların hiç kimseyle bilgi paylaşmadığını biliyorum, peki ya popüler çocuk uygulamaları? Hatta bazılarının çocuğunuzun yetişkinlerle gerçek zamanlı olarak sanal oyunlar oynamasına izin vermesi bile endişe verici.
Elbette, teknolojiyle tamamen özel ve anonim kalmak ve siber ayak izi bırakmamak imkansız, teknolojiyi pencereden dışarı atmaktan başka bir seçenek yok... ama riskleri en aza indirmek için bir şeyler yapabilmeliyiz.
Başlamanın en iyi ve en kolay yolu, çocuğunuzun sahip olduğu uygulamaları yakından takip etmek, bunları kendiniz kontrol etmek ve küçük yazıları okumaktır.

